Zaman içinde bir varmış bir yokmuş, kalbur saman içinde pireler berber, develer tellal iken bir prenses Ayşe varmış. Bu prenses kızın güzelliği dillere destanmış. O kadar çekici bir prensesmiş ki tüm dünya onu tanımış.
Prenses Ayşe bir gün çok yorulmuş ve babasına çok yorulmuş olduğunu söyledi. İznin olursa erken uyuyacağım diyor.
Babası, “Canım kızım, elbette gidip uyuyabilirsin” dedi. Odasına girdikten sonra Ayşe hemen uyudu. Top patlasa bile duymayacak kadar derin ve güzel uyumuş.
Sabah Ayşe’yi muhafızlar uyandırdı. Ayşe durumu kavrayamadı. Birisi burada meydana gelen olayları açıklayabilir mi? Ek olarak, hizmetkârları semaya bildirmiş ki Ayşe hanım, düşmanlar babanızı kaçırdı. Onu öldürecek sadece Ayşe buraya gelirse babasını salarız demişlerdi.
“Nasıl yani beni ne yapacaklar ki?” diye sordu. Muhafızlar, babanızı serbest bıraktıktan sonra sizi hapse atacaklarını söylediler. Ancak nasıl olur? Başka bir seçenek yok mu diye sormuş. Muhafız da bunu bilmiyor. Gidip konuşmanız gerektiğini söylemiş.
Ayşe de durumu anlamış ve saraydan ayrılmış ve düşmanlara doğru gitmiş. Ayşe atı ile dağlık bir yere gitmiş. Dağın en üstünde zindandan bir kale vardı. Babası da vardı. Prenses Ayşe, babacığım seni kurtarmaya geliyorum diye kendi kendine söylenivermiş.
Dağa çıkmış ve yanlarına gelmiş. Aynen dedikleri gibi onu bir hapse attılar. Babasını da satın almadılar. Babası ve Ayşe ayrı zindanlarda tutuldu. Ayşe’yi zindanda kaplanlar ve aslanlar yemek için yılanlar bekliyordu. Bu aslanlar Ayşe’ye yaklaştıktan sonra onu oraya kapattılar.
Ayşe de hangisinden kaçıp kurtulduğunu şaşırdı. Zindanın böyle bir yeri olduğunu bilmiyordu. Ayşe’nin prenses kıyafetinin eteklerinden Aslan kopardı. Ayşe, korku içinde etrafta bir çıkış yolu aramaya başladı. Ayşe, kim bilir babama neler yapıyorlar diye hayıflanmış ve kaçarken bir yılanın peşinde olduğunu görmüş.
Yılanlar da sinsi bir şekilde ona yaklaşıyormuş. Ayşe, gelmeyin, yemeyin, zehirlemeyin beni diye yalvarmış ve ardından ayrılmış. Aslanlar, kaçtığı her yerde onu takip etmeye geliyormuş. Sonunda Ayşe babasına seslenmiş ve babası ona bir aslanın ısırdığını söylemiş.
Kızım, buradan kurtulmanın bir yolu yok. Her şey bitti. Korkmaya çalışmanızı tavsiye etti. Ayşe ağladı ve bağıra bağıra ağladı. Sonra Ayşe bir anda yataktan kalktı. Bunların hepsini prenses Ayşe rüyasında görüyormuş gibi görünüyor. Gözlerine dokunduğunda elleri ıslaktı.
Ayşe hala korktuğunda babasına koştu. Daha sonra, “Babacığım” diyerek ona sarıldı. Babası ilk başta ne olduğunu anlayamamış olsa da, bir rüya gördüğünün farkındaydı.
Kızı her şeyi ona anlatmış. Babası, ah benim vefakâr kızım diyerek ona bir kez daha sarıldı. Prenses Ayşe, rüyayı gördüğü için o kadar sevindi ki ne yapacağını bilemiyor. Akşama kadar babasının dizinin dibinde oturdu.
0 Yorum Yapıldı